Böbrek Kanserinde Tedavi Yöntemleri
Böbrek tümörünün tedavisi hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve kanserin yayılım derecesine (evre) göre belirlenir. Cerrahi böbrek kanser...
https://saglikdersim.blogspot.com/2015/10/bobrek-kanserinde-tedavi-yontemleri.html
derecesine (evre) göre
belirlenir. Cerrahi böbrek kanserlerinin tedavisinde standart metottur.
Kanserin evresi, büyüklüğü ve sayısına
göre değişmek üzere ya radikal operasyon ile böbrek, böbrek üstü bezi ve etrafındaki zar ve yağ tabakaları ile birlikte
tamamen çıkartılır (radikal nefrektomi) ya da kısmi olarak yalnızca tümörün çıkarılması (parsiyel nefrektomi) söz
konusu olabilir. Cerrahi teknik cerrah tarafından belirlenmek
üzere açık operasyon yada
laparoskopik denilen kapalı yöntemle olabilir. Kalan böbrek normal ise,
hastalıklı böbreğin alınması böbrek
fonksiyonları açısından her hangi bir sorun yaratmaz. Tek böbrek kişinin
hayatını devam ettirebilmesi için
yeterli kapasiteye sahiptir. Cerrahi tekniğe bağlı olmak üzere hasta genellikle
ameliyattan kısa süre (3-4
gün) sonra hastaneden çıkarılabilir. Hastaneden çıktıktan sonra rahatlıkla normal günlük aktiviteye geçilebilir. Daha
sonra doktorunuzun önerisine göre yeniden durumunuz değerlendirilmek üzere hastaneye dönmelisiniz.
Ameliyat sonrası genel durumunuzun değerlendirilmesi yanında hastalığınızın bundan sonraki durumu
hakkında planlama yapılabilmesi için bu kontrolün
yapılması mutlaka
gerekmektedir. Bu kontrol muayenesi hastalığınızın tüm detaylarını doktorunuzla
paylaşmak için en uygun zamandır.
Çıkarılan örnekler histopatolojik yöntemlerle incelenir ve tümörün cinsi, karakteri ve yayılım derecesi
belirlenir. Bu, hem tanıyı kesinleştirir hem de yayılım hakkında bilgi verir.
Kanser Gerota kılıfı
içinde ise hastaların büyük kısmında başka ek bir tedaviye gerek kalmaz. Eğer
tümör kılıfın dışına çıkmışsa ya da
başka yerde de mevcutsa cerrahi sonrası ek bir tedavi gerekecektir. Böbrek operasyonunun yan etkileri operasyonun tipine,
hastanın genel sağlığına ve diğer faktörlere bağlıdır.
Nefrektomi büyük bir
operasyondur. Operasyondan sonra hasta ağrı ve rahatsızlık duyulabilir.
Böbrek alındığı zaman diğer böbrek bütün
yükü üzerine alır. Operasyon sonrası hastanın kendine gelmesi tekrar eski sağlığına kavuşması kişiden kişiye
değişir. Yine de operasyon çoğu zaman özellikle erken evreli tümörlerde hayat kurtarıcı olmakta ve hasta için geçici
rahatsızlıklar vermesi dışında çok da yıpratıcı olmamaktadır.
Böbrek Kanserinde Ek Tedaviler
Radyasyon tedavisi:
Radyasyon tedavisi vücut dışındaki radyoaktif bir kaynaktan
gelen yüksek enerji içeren
ışınların kanser hücrelerini öldürmek için kullanılmasına
dayanır. Radyoterapinin
etkinliği farklı kanser türlerinde değişiktir. Ancak böbrek
kanseri radyasyon
tedavisinin az etkilediği kanserlerden biridir. Bu nedenle böbrek
kanserinin kesin
tedavisinde yerinin olmadığı kabul edilmektedir.
Biyolojik tedavi (immunoterapi):
İnterleukin-2 ve interferon, biyolojik tedavide
kullanılan ve aslında
vücutta da doğal olarak üretilen savunma sisteminin silahları
olarak
nitelendirilebilecek maddelerdir. Dışarıdan vücuda verilmek suretiyle hastanın
bağışıklık sisteminin daha iyi
kullanılması ve güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Yayılmış kanserli hastaların yaklaşık %20’si bu tedaviye yanıt vermektedir.
Bu maddelerin uygulanması doktor tarafından belirlenen bir program dahilinde olmaktadır. Yan etkileri
nedeniyle son derece dikkatli ve deneyimli merkezlerde
uygulanması uygundur.
Biyolojik tedavi sırasında hasta yan etkilerinin izlenebilmesi için çoğu kez hastanede kalır. Bu tedaviler yan etki olarak
kas ağrısı, halsizlik, dikkat kaybı, ateş, kusma ve ishale neden olabilir. Hastalar genelde kendilerini
çok yorgun hissederler. Bazılarında deri dökülmesi olur. Bu problemler çok ciddi olabilir ama tedavi
bitince bu etkiler kaybolur.
Kemoterapi: Kemoterapi
kanserli hücreleri öldürmek için ilaç kullanılmasıdır. Diğer birçok kanserde etkili olmasına rağmen böbrek kanserinde çok
sınırlı bir etki gösterir.
Buna rağmen araştırmacılar
yeni ilaç ve ilaç kombinasyonlarını denemektedirler. Kemoterapinin yan etkileri
verilen ilaçlara göre değişir. Genelde
kanser ilaçları hızla büyüyen kan hücrelerini etkiler ve saç dökülmesine sebep olur. Sonuç olarak hastalıklara karşı
direnç kaybı ve enerji kaybına uğrarlar.
Hormon tedavisi:
Hormonlarla hücrenin büyümesi kontrol altına alınmaya çalışılır.
Hormon tedavisi ilerlemiş
böbrek kanserlerinde kullanılır. Progesteron böbrek
kanserinde en sık
kullanılan hormondur. Sıklıkla yakınmaları geçici olarak azaltmak
için “palyatif tedavi”
olarak kullanılır. Bugün artık tedavi edici olarak kabul edilmemektedir. Yan
etkileri genelde orta derecededir. Progesteron içeren ilaçlar kilo
değişikliklerine neden
olabilir. Terleme ve su kaybına sebep olur. Tedavi kesilince yan etkiler
kaybolur.
Böbrek Kanserinde Deneysel
Tedavi Yöntemleri
Otolenfosit tedavisi
(Autolymphocyte therapy): Bir tür immunoterapi yöntemidir.
Tümörlü hastanın kan
hücrelerinden bazıları (lenfositler) alınarak laboratuar
ortamında tümör
hücrelerine karşı daha etkili savaşacak düzeye getirilerek yeniden
hasta kişiye verilmesi
esasına dayanan bir yöntem olup halen deneysel olarak
uygulanabilmektedir.
Allojenik Kök Hücre Nakli
(Allogeneic Stem Cell Transplant): Yeni bir tedavi yöntemi olup, IL-2
tedavisine yanıt vermeyen olgularda
kullanılmaktadır. Son derece riskli bir tedavidir ve en son denenmesi gereken
bir yöntem olarak ancak araştırıcılar tarafından uygulanmaktadır.
Aşı Tedavisi (Vaccine
therapy): Hastalara tümöre karşı oluşan bağışıklık sistemini
uyarıcı bir madde
verilmesi esasına dayanan yöntemdir. Tıpkı tetanos, çiçek ve
çocuk felci aşıları gibi
bu verilen maddeler hastalığı tedavi edebilmektedir. Yine
temelde hasta kişinin
bağışıklık sistemini aktif hale getirme prensibi söz konusudur.
Talidomid (Thalidomide):
Böbrek tümörünün önemli özelliklerinden biri olan yeni
damar oluşumuna engel olan
bir ilaçtır. Deneysel aşamada olan çalışmalarda kısmi cevap alındığı
bildirilmektedir.
Lenfokin aktif öldürücü
hücre (LAK = Lymphokine Activated Killer Cells): Bazı kan hücreleri hastadan alınarak IL-2 ile aktif hale getirilir.
Etkinliği üzerinde yoğun tartışmalar söz konusudur. Henüz deneysel olarak kabul edilirken Amerikan İlaç Birliği
tarafından ileri evre böbrek kanserinde kullanılması kabul edilmiş
olan yeni ve çok daha
etkin olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiş hedefe yönelik tedaviler oldukça
gündemdedir. Kanser oluşumu sırasında
onaylanan basamakların daha iyi anlaşılır hale gelmesi burada söz konusu edilen ilaçların keşfine ve daha
başarılı yaşam sürelerinin elde edilmesine yol açmıştır.
Hedefe yönelik tedaviler
başlığıyla kanserin oluşumu sırasında meydana gelen sinyal iletiminin durdurulması anlamı çıkarılmalıdır. Tümöre
özgü yeni damar oluşumu, damar duvarı sabitlenmesi ve büyüme faktörlerinin engellenmesi sağlanarak
tümörün yok edilmesi amaçlanmaktadır.
Sunitinib ve Sorafenib bu
konuda üzerinde en çok çalışılan ilaçlar olup Amerika ve
Avrupa"da kullanıma
sunulmuştur. Henüz ülkemizde olmamalarına rağmen çok
yakında Sağlık Bakanlığı
tarafından onaylanarak kullanılabilecektir.
İlaçların etkinliği halen
elimizde bulunan ve kullanılagelen ilaçlardan daha iyi gibi
görünmektedir. Ancak
üzerinde çok daha fazla çalışmak gerektiği ve uzun süreli
sonuçları olan çalışmalara
ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.
Tüm bu deneysel tedavi
yöntemleri henüz araştırma aşamasında tedaviler olup
ancak standart tedavilere
cevapsız ve yaşam süresi bakımından ümitsiz hastalara
uygulanmaktadır. Bu tedavi
yöntemleri ancak gelecek için umut vaat eden çalışmalar olarak
değerlendirilmelidir.