Böbrek Kanserinde Tedavi Yöntemleri

Böbrek tümörünün tedavisi hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve kanserin yayılım derecesine (evre) göre belirlenir. Cerrahi böbrek kanser...

Böbrek tümörünün tedavisi hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve kanserin yayılım
derecesine (evre) göre belirlenir. Cerrahi böbrek kanserlerinin tedavisinde standart metottur. Kanserin  evresi, büyüklüğü ve sayısına göre değişmek üzere ya radikal operasyon ile böbrek, böbrek üstü bezi ve  etrafındaki zar ve yağ tabakaları ile birlikte tamamen çıkartılır (radikal nefrektomi) ya da kısmi olarak yalnızca  tümörün çıkarılması (parsiyel nefrektomi) söz konusu olabilir. Cerrahi teknik cerrah tarafından belirlenmek
üzere açık operasyon yada laparoskopik denilen kapalı yöntemle olabilir. Kalan böbrek normal ise, hastalıklı  böbreğin alınması böbrek fonksiyonları açısından her hangi bir sorun yaratmaz. Tek böbrek kişinin hayatını  devam ettirebilmesi için yeterli kapasiteye sahiptir. Cerrahi tekniğe bağlı olmak üzere hasta genellikle
ameliyattan kısa süre (3-4 gün) sonra hastaneden çıkarılabilir. Hastaneden çıktıktan sonra rahatlıkla  normal günlük aktiviteye geçilebilir. Daha sonra doktorunuzun önerisine göre yeniden durumunuz  değerlendirilmek üzere hastaneye dönmelisiniz. Ameliyat sonrası genel durumunuzun değerlendirilmesi  yanında hastalığınızın bundan sonraki durumu hakkında planlama yapılabilmesi için bu kontrolün
yapılması mutlaka gerekmektedir. Bu kontrol muayenesi hastalığınızın tüm detaylarını doktorunuzla  paylaşmak için en uygun zamandır. Çıkarılan örnekler histopatolojik yöntemlerle incelenir ve tümörün  cinsi, karakteri ve yayılım derecesi belirlenir. Bu, hem tanıyı kesinleştirir hem de yayılım hakkında bilgi verir.
Kanser Gerota kılıfı içinde ise hastaların büyük kısmında başka ek bir tedaviye gerek kalmaz. Eğer tümör  kılıfın dışına çıkmışsa ya da başka yerde de mevcutsa cerrahi sonrası ek bir tedavi gerekecektir. Böbrek  operasyonunun yan etkileri operasyonun tipine, hastanın genel sağlığına ve diğer faktörlere bağlıdır.
Nefrektomi büyük bir operasyondur. Operasyondan sonra hasta ağrı ve rahatsızlık duyulabilir. Böbrek  alındığı zaman diğer böbrek bütün yükü üzerine alır. Operasyon sonrası hastanın kendine gelmesi tekrar  eski sağlığına kavuşması kişiden kişiye değişir. Yine de operasyon çoğu zaman özellikle erken evreli tümörlerde  hayat kurtarıcı olmakta ve hasta için geçici rahatsızlıklar vermesi dışında çok da yıpratıcı olmamaktadır.

Böbrek Kanserinde Ek Tedaviler

Radyasyon tedavisi: Radyasyon tedavisi vücut dışındaki radyoaktif bir kaynaktan
gelen yüksek enerji içeren ışınların kanser hücrelerini öldürmek için kullanılmasına
dayanır. Radyoterapinin etkinliği farklı kanser türlerinde değişiktir. Ancak böbrek
kanseri radyasyon tedavisinin az etkilediği kanserlerden biridir. Bu nedenle böbrek
kanserinin kesin tedavisinde yerinin olmadığı kabul edilmektedir.

Biyolojik tedavi (immunoterapi): İnterleukin-2 ve interferon, biyolojik tedavide
kullanılan ve aslında vücutta da doğal olarak üretilen savunma sisteminin silahları
olarak nitelendirilebilecek maddelerdir. Dışarıdan vücuda verilmek suretiyle hastanın bağışıklık  sisteminin daha iyi kullanılması ve güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Yayılmış kanserli hastaların  yaklaşık %20’si bu tedaviye yanıt vermektedir. Bu maddelerin uygulanması doktor tarafından belirlenen  bir program dahilinde olmaktadır. Yan etkileri nedeniyle son derece dikkatli ve deneyimli merkezlerde
uygulanması uygundur. Biyolojik tedavi sırasında hasta yan etkilerinin izlenebilmesi için çoğu kez  hastanede kalır. Bu tedaviler yan etki olarak kas ağrısı, halsizlik, dikkat kaybı, ateş, kusma ve ishale  neden olabilir. Hastalar genelde kendilerini çok yorgun hissederler. Bazılarında deri dökülmesi olur.  Bu problemler çok ciddi olabilir ama tedavi bitince bu etkiler kaybolur.

Kemoterapi: Kemoterapi kanserli hücreleri öldürmek için ilaç kullanılmasıdır. Diğer birçok kanserde  etkili olmasına rağmen böbrek kanserinde çok sınırlı bir etki gösterir.
Buna rağmen araştırmacılar yeni ilaç ve ilaç kombinasyonlarını denemektedirler. Kemoterapinin yan etkileri  verilen ilaçlara göre değişir. Genelde kanser ilaçları hızla büyüyen kan hücrelerini etkiler ve saç dökülmesine  sebep olur. Sonuç olarak hastalıklara karşı direnç kaybı ve enerji kaybına uğrarlar.

Hormon tedavisi: Hormonlarla hücrenin büyümesi kontrol altına alınmaya çalışılır.
Hormon tedavisi ilerlemiş böbrek kanserlerinde kullanılır. Progesteron böbrek
kanserinde en sık kullanılan hormondur. Sıklıkla yakınmaları geçici olarak azaltmak
için “palyatif tedavi” olarak kullanılır. Bugün artık tedavi edici olarak kabul edilmemektedir. Yan etkileri genelde orta derecededir. Progesteron içeren ilaçlar kilo
değişikliklerine neden olabilir. Terleme ve su kaybına sebep olur. Tedavi kesilince yan etkiler kaybolur.

Böbrek Kanserinde Deneysel Tedavi Yöntemleri

Otolenfosit tedavisi (Autolymphocyte therapy): Bir tür immunoterapi yöntemidir.
Tümörlü hastanın kan hücrelerinden bazıları (lenfositler) alınarak laboratuar
ortamında tümör hücrelerine karşı daha etkili savaşacak düzeye getirilerek yeniden
hasta kişiye verilmesi esasına dayanan bir yöntem olup halen deneysel olarak
uygulanabilmektedir.

Allojenik Kök Hücre Nakli (Allogeneic Stem Cell Transplant): Yeni bir tedavi yöntemi olup, IL-2 tedavisine yanıt  vermeyen olgularda kullanılmaktadır. Son derece riskli bir tedavidir ve en son denenmesi gereken bir yöntem olarak ancak araştırıcılar tarafından uygulanmaktadır.

Aşı Tedavisi (Vaccine therapy): Hastalara tümöre karşı oluşan bağışıklık sistemini
uyarıcı bir madde verilmesi esasına dayanan yöntemdir. Tıpkı tetanos, çiçek ve
çocuk felci aşıları gibi bu verilen maddeler hastalığı tedavi edebilmektedir. Yine
temelde hasta kişinin bağışıklık sistemini aktif hale getirme prensibi söz konusudur.

Talidomid (Thalidomide): Böbrek tümörünün önemli özelliklerinden biri olan yeni
damar oluşumuna engel olan bir ilaçtır. Deneysel aşamada olan çalışmalarda kısmi cevap alındığı bildirilmektedir.

Lenfokin aktif öldürücü hücre (LAK = Lymphokine Activated Killer Cells): Bazı kan hücreleri hastadan  alınarak IL-2 ile aktif hale getirilir. Etkinliği üzerinde yoğun tartışmalar söz konusudur. Henüz deneysel  olarak kabul edilirken Amerikan İlaç Birliği tarafından ileri evre böbrek kanserinde kullanılması kabul edilmiş
olan yeni ve çok daha etkin olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiş hedefe yönelik tedaviler oldukça  gündemdedir. Kanser oluşumu sırasında onaylanan basamakların daha iyi anlaşılır hale gelmesi burada  söz konusu edilen ilaçların keşfine ve daha başarılı yaşam sürelerinin elde edilmesine yol açmıştır.
Hedefe yönelik tedaviler başlığıyla kanserin oluşumu sırasında meydana gelen sinyal iletiminin  durdurulması anlamı çıkarılmalıdır. Tümöre özgü yeni damar oluşumu, damar duvarı sabitlenmesi ve  büyüme faktörlerinin engellenmesi sağlanarak tümörün yok edilmesi amaçlanmaktadır.

Sunitinib ve Sorafenib bu konuda üzerinde en çok çalışılan ilaçlar olup Amerika ve
Avrupa"da kullanıma sunulmuştur. Henüz ülkemizde olmamalarına rağmen çok
yakında Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanarak kullanılabilecektir.
İlaçların etkinliği halen elimizde bulunan ve kullanılagelen ilaçlardan daha iyi gibi
görünmektedir. Ancak üzerinde çok daha fazla çalışmak gerektiği ve uzun süreli
sonuçları olan çalışmalara ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.

Tüm bu deneysel tedavi yöntemleri henüz araştırma aşamasında tedaviler olup
ancak standart tedavilere cevapsız ve yaşam süresi bakımından ümitsiz hastalara

uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemleri ancak gelecek için umut vaat eden çalışmalar olarak değerlendirilmelidir.

Related

Genel Sağlık 1205702120049764373

Yorum Gönder

emo-but-icon

Reklam

Popüler

item